Twitter'da

SonDakikaTurk.com'dan Son Dakika Haberleri

24 Aralık 2012 Pazartesi

Dünya ve Adalet ve Dostluk

 

Ne zamandır yazmıyordum birşeyler farkındayım. kimse de yaz demiyor zaten =)
Hani biri dürtmüyor ki yazalım. Neyse Bu yazımda farklı bir konu seçiyorum. biraz argolu küfürlü yazı olabilir. Zaten kim küfür etmiyor ki ?

ve başlıyorum..

Adaletini siktiğimin Dünyası..

İnsanı yalnız bırakıyor hep farkında mısınız? Benim gördüğüm bu.. Aslında yalnız değiliz, ne sen, ne ben, nede onlar.  Sokaktaki kimsesizler bile yalnız değil. Onların belki umudu vardır, belki bir kedisi-köpeği var, hepimizin belki arkadaşı, belki dostu, belki sevgilisi, belki ailesi.. Mutlaka birileri vardır yanında öyle değil mi? 



Facebook profilimizde arkadaş listemiz dopdolu, twitter'da takipçilerimiz ve takip ettilerimizle olan arkadaşlıklarımız, bir çok sosyal ağ da arkadaş dolu etrafımızda. Peki kötü gün dostu olan varmı içinizde? Kaçınızın zor durumdayken bir telefonla yanınıza koşan bir dostu var? Sıkıntılı anında yalnız bırakmayıp çözüm aradığı..

Benim var mı acaba? Bilmem.. Gerçekten bilmiyorum kim var.. Sıkıntılı anında koşturduğum her zaman yanında olduğum 2-3 can dostum var aslında. ve bilen biliyor ki her arkadaşım bu dostlarımla eşdeğerdir benim için. hepsi için koştururum çabalarım çırpınırım.imkan yokken yaratırım (yaratmak Allah'a mahsustur). Ama düşünüyorum da ben sıkıntılıyken yanımda hangisi olur? Birinden ümidim vardı, yitirdim. Diğeri de benim kadar olmasada birşeyler yapmaya çalışır eminim.Diğerleriyle mesafemi koruyorum.. ama yine de var galiba birileri..

Adaletsizliklerle dolu bu dünyada yanınızda kim var bir bakın.. Yalnız olmadığınıza emin olun. İyi gün dostu hiç olmadığı kadar fazla da kötü gün dostunuzu bulun. 




  Bu arada Prensesimin yeri apayrı benim için. Çünkü o sevgiliden öte, bir eş gibi..yani o bir iyilik meleği ve her zaman en büyük destekçim.

9 Ağustos 2012 Perşembe

LÖSEV Gönüllüsü Olmak Bir Ayrıcalıktır...

Büyük LÖSEV Ailesi, lösemili&kanserli çocuk ve ailelerin bu zorlu mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek için sevgi ve azimle çalışan bir vakıftır. LÖSEV kurulduğu 1998 yılından bugüne dek faaliyetlerini duyarlı kişi ve kuruluşların destekleri ve binlerce GÖNÜLLÜSÜ’nün katkılarıyla gerçekleştirmiş; Türk halkının konu hakkında daha bilinçli ve duyarlı olmasıyla beraber tedavide %91'lere çıkardığı başarısını %100’e çıkartmayı hedeflemiştir.


LÖSEV'e gönlünü veren gönüllüler LÖSEV’in her etkinliğinde aktif rol almakta, vakıf çalışmalarına aktif katılım göstererek çocukları hayata bağlamaktadırlar.

Yüreğinde paylaşım ve sevgiye yer olan herkesi Lösev gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.

Lösev gönüllüsü olabilmek için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli: http://bit.ly/losevgonullusu
Lösev’i Facebook’ta takip etmek için: www.facebook.com/losev0660
Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

22 Temmuz 2012 Pazar

Arakan diye bir yer var




Arakan diye bir yer var

Taze taze yazmak iyi olacak

Tarih 22 Temmuz 2012. Son 22 saattir TT olan bir hashtag var: "ARAKANdiyeBiryerVar" .

Arakan'da insanlık suçları işlenip işlenmediği konusu. Yalnız ortada şöyle bir abuk durum var. Arakan'daki olaylar ile alakası olmayan fotoğraflar ve videolar kullanılıyor. Dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlık suçları, nijeryada insan yakma görüntüleri, Amerikan askerlerinin Irak'ta yaptıkları, Photoshop bebek kızartma görüntüleri, Congo tanker faciası, Tibet'te deprem sonrası ceset imha görüntüleri vb.

Arakan katliamı fotoları oldukları iddia edilen içeriklerin orjinali aşağıdakı gibi:

http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/asia/thailand/1475199/80-Thai-Muslims-suffocate-after-arrest-at-protest.html

congo tanker kazası

http://www.worldpressphoto.org/photo/2011guangniugn-2?gallery=890

http://farazahmed.com/muslims-killing-in-burma-and-our-social-media-islamic-parties-1010.aspx

Daha Nijeryadaki zalimlerin insan yakma videoları var. Arakan'da zenci var mı?


Bu farkındalık kampanyası sonradan mı bozuldu?

Gelelim sonradan yayından çıkmış bir durum olabilir mi konusuna. Bu kampanyayı başlatan Feridun Özdemir gerçek resim ve haberler kullansaydı başkaları karıştırdı diyebilrdik. Fakat Bu sahte fotoğrafların ve videoların hepsi Feridun Özdemir tarafından paylaşılmıştır.

Bu farkındalık kampanyasına bir çok insan destek verdi. Her normal insanın vicdanını sızlatacak, yapanlara karşı bir nefret uyandıracak bir çok fotoğraf kullanıldı.

Sonuç
1. Kampanyaya gölge düşürdünüz.

2. TT yapmaya çalışıldığına göre demek ki dünyanın dikkati buraya çekilmeye çalışılıyor. Bu sahte resimlerle insanlarımızın gaza geldiği öğrenilince ne olacak. Bizi dünyaya güldürmek ve ciddiyetsiz bir durum yaratmak amacında mı bunu yapanlar.

3. Bu sahte içerikler yalancı çoban hikayesindeki gibi bir daha gerçekten sesini duyurmak isteyen mazlumlar olduğunda "gene birileri gaza getirmiştir" diye bir algı yaratacak. Medya'nın güvenilirliği zaten ortada bari sosyal medyayı kirletmeyin.

4. Kendisine anlatılanı sorgulamadan kabul etmenin ne kadar tehlikeli olduğu bir kere daha ortaya çıktı. Daha önce Budistler hakkında pozitif negatif hiç bir duygusu olmayan bir çok insan "gördüğüm ilk budisti işkence ederek öldüreceğim" tarzında içerikler paylaştılar. Ülkemizdeki katliamların ortaya çıkış şekli zaten bu şekilde. Maalesef bir çok ünlü ve saygın isimde bu paylaşımlara alet olmuştur.

5. Din ve vicdan sömürüsü yöntemi ile prim yapmak isteyenlerin sosyal medyayı da ne kadar etkili bir şekilde kullandığını görmüş olduk.

6. İnsanların vicdani,dini hassasiyetlerini ve komplekslerini kullananlar utanmadan bir de bu kampanyayı ben başlattım diye ortalarda geziniyor. İnsanımıza nefret aşılıyorlar. Muhtemelen yarın televizyona da çıkıp böbürlenecekler.

Alıntıdır - Kaynak : http://umutsenoglu.blogspot.com/

26 Haziran 2012 Salı

Aynadaki sen




Yazmaya ara verdim galiba bir süre.Bugün yazmak geldi içimden.Ne yazmam gerektiğini bilmeden oturdum pc başına,açtım blogumu ve yazıyorum.
Her yazıda insanlara birşeyler vermek gerektiğini anladım. Yani boş boş yazmakla eline birşey geçmeyeceğini daha iyi kavradım diyebilirim.
Peki bu yazıda bize ne vereceksin,kendinden ne katacaksın diyenleri duyar gibiyim.

Cevap veriyorum : - Bilmiyorum.

İnsanlardan bahsemek istiyorum biraz. Biraz karanlık yüzlerinden, biraz içindeki iyilik perisinden.
Yani kısacası Biraz Senden biraz Benden..
Evet birgün Bizden de bahsedicem size.Bilmediğiniz,yada yanlış bildiğiniz bizi size açıklicam.

İnsanlar iki yüzlü müdür? Bugün bunu düşündüm aslında..

Herkesin bir görünen bir de görünmeyen 2. yüzü mutlaka vardır.

Mesela Sen? Sen 2 yüzlü değil misin?
-düşünüyorsun ve hayır dediğini duyar gibiyim.

-hayır hayır sende iki yüzlüsün, onlar da, şunlar da..

Bir bana gösterdiğin yüzün var, bir kendine sakladığın yani bilmediğimiz, bilmemizi istemediğin..

Birini suçlarken gösterdiğin bir yüzün var, Ben meleğim Onlar şeytan dediğin.
Ulusa sesleniyor!! Onlar kötü! e! kaka! Ben meleğim aslında diyorsun.

Oysa bi ayna karşısına geç, önce kendini bir tart, doğrularını bir kenara koy. yanlışlarınla yüzleş. Bak ozaman kimin daha kirli bir yüzü çıkıyor ortaya.

Hani bir şarkı vardır ya, - Masum değiliz, Hiç birimiz - öyleydi aslında hayat hikayemiz.

Hepimizin bilinen masum, bilinmeyen kötü bir yüzü var..

Birgün maskenizi bir kenara bırakın, aynaya bakın, Sonra düşünün, ve Gelip yorum yapın isimsiz de olsa.. Sende Haklısın Aslında..


Okuduğunuz için Teşekkürler

14 Haziran 2012 Perşembe

Bazen ile başlar ve Susarsın..

Bazen hayata küfür etmek istersin yada yaşadıklarına.. ama edemezsin. 
Susarsın dökemezsin içini. Yazmak gelir içinden yazamazsın, yada yazar yazar silersin, silip silip yazar.. haykırmak geçer içinden haykıramazsın.söylediğin her söz düğümlenir boğazında çıkmaz hiçbirşey... 
Anlatmak istediklerin olur nereden başlayacağını bilemezsin. sonunun nereye varacağını bilemezsin. yada sonu ne olursa olsun söylicem deyip tam bağırmak üzereyken susarsın yine.. 


Sustukların çoğu zaman konuştukların kadar doğru gelmez insana. senin için ne kadar doğru olsada..
kimin umrunda ki diye düşünüp biriktirirsin tüm sözlerini,kurgularsın kelimeleri ve yine susarsın..


yavaş yavaş için içini yemeye başlar.. bitirirsin kendini.. başlayamadığın o sözler bitirir seni aslında..


Not: nerden çıktı bu sözler bilmiyorum ama dinlediğim şarkıların etksinde mi kaldım bilmiyorum. yazıdan çıkartılacak birşey yok işte yazdım öylesine. kimin duygularına tercüman olduysam sevgiler..

4 Haziran 2012 Pazartesi

Masum bir Çocuk

Masum bir çocuk


-Merhaba. 
-Merhaba..

-Kaç Yaşındasınız? Durun tahmin edeyim.
-25?  32?  18?   20?   15?   44?   50?...

-Kendinizi hala çocuk gibi hissediyor musunuz? 
-Çoğu zaman..

..Mesela şöyle açıkliyim.. Ben 26 yaşında bir gencim.. içimdeki çocuk hala kıpır kıpır.. Sevgi dolu,Duygu yüklü,komik,eğlenmeye açık,her söyleneni iyi niyetli alıgayan,etrafına gülücük saçan,elindeki oyuncağı alındığında bağırıp çağıran,ağlayan bir çocuk.. 

-Peki sizin elinizden birşey alındı mı hiç?
-Evet... benim elimden O'nu aldılar..Aldılar ve gittiler..

... yüzünü görünce mutlu olduğum,elini tutunca avuçlarımın terlediği,sesini duyunca heyecanlandığım, bir tek sahip olduğum O'nu aldılar..Şimdi elinden herşeyi alınmış bir çocuk gibiyim.Kendi köşemde dizlerimin üstüne çökmüş,duvara yaslanmış,başımı kollarımın arasına almış ağlayan.. ve sadece O'nu düşünen bir çocuk..

..O'nun gelmesi de gitmesi de anlamsız aslında..Bir anda hiç bilmediğin bir yerden çıkıp gelir, kalbinin içine girer,yüzünde gülüşün,kalbinde mutluluğun olur ve acımasızca çekip gider, yada biri tutar kolundan çekip alır götürür...

İşte bu yüzden o masum çocuk olarak kalmak isterdim.. ilk anlattığım çocuk gibi.. 

Her ne kadar imkansız da olsa artık.. 








Ön Adı Aşk


Neden başlar ki Güzel şeyler? 


-Neden aşık olur insan?
-Çünkü sevilmeye ihtiyaç duyar,belki de güzel söz duymaya,belki de şimartılmaya,belki de sevişmek için tek bahanesi budur aslında..

-Peki neden bunlar için Tek bahane Aşk'tır?
-Aşk aslında Çoğu şeyin kapısıdır..Kapısıdır derken,4 duvar ardında yapabileceğin şeylerin önüne Aşk ismini koyunca büyüsü kaçmaz,bir açıklaman olur,aşığız sevişiyoruz gibi..

-Nasıl yani?
-Mesela Sevilmek istiyorsun?öpüşmek istiyorsun?Sevişmek istiyorsun.
Sevmediğin biri seni sevemez,Birşeyler hissetmediğin biri öpemez? Yada Aşık olmadıgın biriyle sevişemezsin gibi herkesin kafasında Taht kuran kavramlar var..

-Bunlar yanlış mı peki?Hata mı yapıyoruz?
-Hayır..Kavramlar yanlış değil sadece karmaşık...

.....Peki Aşk adını alarak o dört duvara bir göz atsak? birbirinden hoşlanan 2 genç ve arkadaşları aynı evdeler,arkadaşları dışarıya çıktı yalnız kaldılar.birbirine baktılar,ve sevişmek istedi ikisi de.. ve yaptılarda.. sonra giyindiler..yemek yediler.. çıktılar.. evlerine döndüler vs..

işte bahsettiğim tam olarak da bu.. Buna bir ön ad olarak AŞK'ı bahane etmek gerekmiyor aslında.Yada  sürekli gezip eğlenmek için,birbirlerine küçük ama şirin hediyeler almak için Ön adının Aşk olması gerekmiyor..Sohbet ederken içinden öpmek isteyince yapıştı kız dudagına öptü ve o kadar.. Bunun adı aşk değildir.

-Peki Aşk nedir abi?
-Aşk.. Saçma sapan bişeydir aslında..

.. insanın kendini daha derinden üzmesi,yaralaması,kanatması için,geceleri daha çok ağlaması,acı çekmesi için uydurulan bir Ön Ad...

Geçen bir Film izlemiştim. Kısaca onu anlatıp Linkini ekliyeyim. izlemişsinizdir belki ama izlemeyenler izlesin,izleyenler tekrar izlesin derim..
Konusu da Şu; Birbirlerine bağlanmak olmadan günü birlikten öte anlık,istediğin an diğerini istediğin bir anlaşma..ve asla adı aşk değil..ama bu istekler, birliktelikler aşka dönüşüyor. işte gerçek aşk o..Filmin sonundaki yani..

IMDB.Com Puanı: 6.3/10
Sinemalar.com Puanı: 6.8/10
Yapım Yılı ve Ülke: 2011 \ ABD
Türü: Komedi, Romantik
Yönetmeni: Ivan Reitman
Oyuncuları: Natalie Portman, Ashton Kutcher, Lake Bell, Kevin Kline, Cary Elwes, Adhir Kalyan vs..



Filmin Özeti : Appu ile Singh birbirlerini beğenmektedirler.İlişkiye başlamaya korkan bu ikili bir çözüm bulurlar.Sevgili olacaklar herşeyi yapacaklar ama “Bağlanmak Yok” …

Filmi izlemek için Tıklayabilirsiniz.

Sonuna kadar Okuduysanız Teşekkür ederim.

3 Haziran 2012 Pazar

Uykusuz Yirmidört Saat

       Uykusuz Yirmidört Saat



Neden uyumuyorsun sevgilim?

-Neden mi? 
-Çünkü,Seni düşünüyorum.. Tam olarak yirmidört saattir uyumuyorum.

-Yirmidört saat beni mi düşünüyordun?
-Aslında hayır..Bizi düşünüyordum.. Sonraki yirmidört saatlerimiz için 1 tanesini feda edebileceğimi düşündüm ve ettim de..

-Düşünerek mi? 
-Hayır,harekete geçerek yaptım bunu.. Neler yaptıgımı sen biliyorsun anlattıgım şeylerden suçluyorsun belki beni.. Ama dedim ya gelecek her "Yirmidört Saatimiz" için bir tanesini feda etmem gerekiyordu..

-Peki ya bundan sonra?
-Bundan sonrasını biliyorsun sevgili.. Sen beni düşünüp yazacaksın, ve ben senden ilham alarak saçmalayacağım..

-Hepsi bu kadar mı?
-Göreceksin..